Sosyal girişimler ülkelerin kendilerine özgü sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi koşullarına uygun olarak farklı şekillerde dünyaya yayılmıştır. Bu sebeple sosyal girişimler amaç, hedef kitlesi, yöntem, kurumsal yapıl ve benzeri konularda farklılık arz ederler. Yine de sosyal girişimler arasında benimsenmiş bazı modelleri tespit etmek mümkündür (TÜSEV, 2014).
-
Sosyal İşletmeler: Serbest piyasa koşullarında mal ve hizmet üreterek ticari bir girişim işlevi gören sosyal işletmeler, bu faaliyetlerinden elde ettikleri gelirleri yine sosyal amaçlara yönlendirirler. Bu yöntemde söz konusu ticari faaliyet sosyal sorunla doğrudan ilişkili olabileceği gibi, aralarında hiçbir doğrudan bağlantı bulunmaması da mümkündür. Ayrıca ticari faaliyetlerinde yaratıcı, cesur ve girişimci bir ruhla hareket ederler. Engellerin fırsata dönüştürüldüğü, çözüm odaklı ve deneysel faaliyetler ticari girişimlerin geleneksel yöntemlerinden çok daha karlı olabilmektedir.
-
Sosyal Kooperatifler: Sosyal girişimlerin izlediği bir diğer yöntem ise dezavantajlı gruplara (kadınlar, gençler, engelliler, azınlıklar, vb.) yönelik istihdam ve gelir getirici faaliyetler yaratarak birey ve toplulukların güçlendirilmesi ve kapasitelerinin artırılmasıdır. İlk yaklaşımın aksine bu yöntemde ticari faaliyetin kendisi bizzat sosyal değişim için etkin bir araç olarak görülmektedir.
-
Mikro-kredi uygulamaları: iş yapma fikri olup, küçük bir başlangıç sermayesine ihtiyacı olan yoksullara imkan verilmesini sağlamaktadır. Sadece güvene dayanan, teminatsız ve kefilsiz küçük sermaye şeklindeki mikro kredi, yoksulların kendi kendilerine yoksulluktan kurtulmaları için etkili bir strateji olarak görülmektedir.
Sosyal girişimcilik alanında bir diğer modelleme çalışması Abdou, Fahmy, Greenwald ve Nelson tarafından 2010 yılında yapılmıştır. Bu çalışmada sosyal girişimciliğin temel olarak aşağıda yer verilen dört farklı modeli olduğu belirtilmektedir.
-
Katılıma dayalı kar amacı gütmeyen kuruluş; paydaşların-üyelerin mali kaynaklarından yararlanmak suretiyle, faaliyetlerini çeşitlendirilmiş bir portföye dayalı finansman desteği ile güvenceye almış kuruluşlardır. Bu kuruluşların gelir elde etmeye yönelik stratejileri yoktur ancak geleneksel bağışçılara bağımlı modelin ötesinde, sürdürülebilir ortaklıklara ve finansman kaynaklarına sahiptirler. Zira faaliyette bulundukları alan ile ilgili olarak kendilerine destek olabilecek çok sayıda kişi ve kuruluşu işlerine dahil ederler.
-
Girişimci kar amacı gütmeyen kuruluş; faaliyetlerinin sürdürülebilirliği için ancak kendi kendini finanse edecek düzeyde kar elde eden kuruluşlardır. Bu kuruluşların maliyetlerin bir kısmını veya tamamını karşılayacak düzeyde gelir elde etmeye yönelik stratejileri vardır. Sübvansiyonlar ve hibelere daha az bağımlı ya da tamamen bağımsız oldukları için, kar amacı gütmeyen sosyal işletmelerin bu türünde, büyük yeniliklere açık bir yapı ve uzun vadeli planlama gözlemlenmektedir.
-
Melez işletmeler; kar amacı güden ve gütmeyen kuruluşların, yeni çıkartılacak bir hukuki düzenleme ile tümüyle veya kar amacı gütmeyen sosyal faaliyetleri desteklemek için kurulacak kâr ortaklığı şeklinde birleştirilmiş modelleridir. Birleşik Krallık mevzuatında yer verilen toplum çıkarı (kamu yararı) şirketleri ile Amerika Birleşik Devletleri mevzuatında yer alan düşük kar tahdidi olan, sınırlı sorumlu şirketler (L3C) melez işletmelere örnek gösterilebilir.
-
Sosyal işletmeler; piyasa düzeyinde finansal performans ve rekabet gücü ile iş yaparken, sosyal bir amaç için ticari amaçlarına eşit veya daha yüksek düzeyde faaliyet sergileyen kuruluşlardır. Sosyal işletmeler hukuken ticari işletme statüsünde olan sosyal girişimlerdir. Kar odaklı ticari işletmelerin aksine, bu işletmelerin faaliyetlerinin öncelikli odağı açıkça sosyal hedeflerdir. Grameen Bankasının kurucusu Muhammed Yunus sosyal işletmeleri, " kar odaklı değil hedef odaklı ", "paylaşılacak zararı veya kazancı olmayan " şirketler olarak tanımlar. Bu şirketler ürettikleri ürün veya hizmetlerden gelir elde ederler, ancak Yunus'un tanımı gereği, tüm gelirleri yerine kâr olarak hissedarlarına veya yatırımcılara dağıtılmak yerine tekrar işe aktarılır. Bir sosyal işletme; gelirlerinin tamamını faaliyet alanına geri döndürmeli midir? Ya da gelirlerinden küçük bir payı dağıtmasına karşın hala bir sosyal işletme olarak kabul edilebilir mi? Bu konularda hala süregelen tartışmalar vardır (Abdou, Fahmy, Greenwald, & Nelson, 2010).